Sanat Yazıları Serisi: Kozmizm

Kozmizm, 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın ilk 30 yılında Rusya’da evren kozmik olgular ve uzay araştırmaları karşısındaki yaygın büyülenişi tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Kozmizm; insanın evrendeki konumuyla ilgili tinsel bir yaklaşımdan, gerçek roket gemisi mühendisliğine, felsefi bir kavramdan, toplumun gündemindeki bir soruna kadar uzanıyor; birçok yazarın, sanatçının ve bilim insanının ilgisini çekiyordu.

İnsanlığın uzaya ulaşmasını en çok destekleyen kişi belki de Moskova’daki Rumyantsev Müzesi kütüphanecisi Nikolaya Fedorovich Federov’du. Federov’un yaşamı boyunca yazdığı bütün makaleleri kapsayan Ortak Görev’in Felsefesi (Filosofica obhschago dela) adlı iki ciltlik kitabı, 1906’da ve 1913’te basılmıştı. Federov’a göre insanlık, ölülerin dirilmesini ve yakınlığa dayalık ortak yaşamdan oluşan bir toplum kurulmasını sağlayacak kadar ileri bir zihinsel ve bilimsel düzeye ulaşabilirdi. Bilim ve teknoloji, insanların doğayı gereksinimlerine göre düzenlemelerine imkan tanıyacak, sonuçta gezegenlerin yörüngeleri değiştirilebilecek ve diğer gezegenlerde koloniler kurululabilecekti.

Federov’un düşünceleri Rusya‘nın her tarafında popüler olmuş ve yazar çok sayıda izleyici edinmişti. Bunlardan biri de Rusya’nın uzay yolculuklarının dedesi sayılan Konstantin Tsiolkovsky‘ydi. Tsiolkovsky’nin uzay yolculuğu, roket tasarımı ve havacılıkla ilgili bilimsel çalışmalara ilişkin makaleleri, uzayda yaşam üzerine ütopik fanteziler üretilmesine ve Rusya’da bilim kurgu edebiyatının gelişmesine büyük katkıda bulunmuş, ayrıca Sovyet uzay programının esin kaynakları arasında kabul edilmiştir. Aynı bağlamda devrimci Rusya’nın simge kişiliklerinden Alexander Bogdanov, mükemmel komünist toplumu Mars gezegenine yerleştirdiği romanı Kızıl Yıldız’ı 1908’de yayınladı.

Avangard sanatçılar evrenin fethedilmesine dair bu fikirlere ilgisiz kalmamışlardı. Fütüristler için uçma kavramı, insan doğasının mutlak alt edilişini ve teknolojinin zaferini temsil ediyordu; onlar için havacı bugünün kahramanı, geleceğin de havarisiydi. Suprematistlerin Arkitekton adını verdikleri uçan binalar, sanatçıların geleceğin toplumunun uzaya yayılacağına dair inançlarının kanıtıydı. Doğal dünyanın üç boyutluluğuna boyun eğmeyen Suprematist biçimler, beyaz tuval üstünde sonsuz uzayda uçuşuyur gibi duruyordu. Suprematistlerin uzay algısı ile resim yüzeyinin üstündeki resimsel öğelerin düzenlenmesi, içinde dünyadaki yaşamın hiçbir öğesiyle tanımlanamayacak şeylerin olduğu sınırsız, soyut bir kozmik ortamı anımsatıyordu.

Sadık bir Suprematist olan Ivan Kudriashev, sık sık Tsiolkovky’nin Kaluga’daki laboratuvarını ziyaret ediyor, onun düşüncelerinden ve tasarımlarından esinleniyordu. Kudriashev’in Işıltı gibi Kozmist resimleri engin, keşfedilmemiş bir uzay hissi uyandırıyor, bir uçan nesnenin arkasında bıraktığı ışıltı, gezegenler arası yolculuğu ima ederken, dinamik bir hareket evreninin sessizliğini bozuyordu. İvan Kliuin da aynı şekilde 1920’lerin başında kendisinin ”kozmik imgeler” diye nitelediği bir dizi resim yaratmıştı. Kırmızı Işık, Küresel Kompozisyon’da görüldüğü gibi, bu tuvallerde, içinden ışık saçan birtakım bulanık sınırlı küresel cisimler uçsuz bucaksız uzayın karanlığıyla çevrili bir şekilde belirir.

”Metin kaynağı Sabancı Müzesi’ndeki Rus Avangart sergisindendir. Çarşamba günler ücretsiz olan bu müzede bir çok Kozmizm akımından sanat eseri görebilirsiniz.

Yazar Hakkında
Toplam 36 yazı
Volkan
Volkan
Yorumlar (Yorum yapılmamış)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

×

Bir Şeyler Ara