
“Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız, yaprakla yağmurun aşkı
mesela. “diye başlıyor şair şiirinin ilk dizelerinde. Her birimiz bir
şekilde başlıyoruz bir yerlerden. Ben diyeyim yaşamaya, anlamaya siz
deyiverin okumaya, anlatmaya, sevmeye. Nasıl ya da nereden olursa
olsun başladıysan eğer bir kere anlamlandırmaya, dolduysa o nefes
içine çektiğinde, kaçışı olmuyor bazı şeylerin. Beklemek, ummak,
aramak, kimi zaman yalnızlık ve acı çekmek. Bu manalar işgal ediyor
seni. Anlamı, hakikati ararken onları buluveriyorsun yanında. Ama
eğer başladıysan bir yerden, bil ki o senin sözün artık. Kendine, bir
sevdiğine, bazen de bir çocuğa. Ona sahip çık. Belki bitiremedim
diyeceksin, diyecekler de ama asıl meselenin o olmadığının da farkına
var. Çünkü gerçek, senin yolunda olan olacak. Senin çaban, senin
bilgin, senin düşüşün, senin gözyaşında. Senden bu dünyaya iz ne
varsa o.
Başladığımız noktaya geri dönüp de bir daireyi tamamladığımız ne çok
oluyor hayatımızda. Ama o dönüşte ne o nokta aynı nokta oluyor, ne
de sen aynı sen. O daireyi çizerken, kimi zaman değişen, kopup
gidiveren şeyler oluyor çizginde. Gerçekten dünya her yıl güneşin
etrafında dönüp de aynı noktaya geliyor olabilir mi? Zaman bu denli
değiştirirken her şeyi ilk noktadan nerelere dokunup da geldin onu
bil, onu kıyas et. Kendine olan öz saygını hep koru. Sadece biyolojik
olarak insan (!) olanlardan olma. Yalnız bir kez doğmuş olanlardan
değil, kendini tekrar doğurabilenlerden ol. Çünkü bil ki olmuş olana
denir aslında insan. Yarım kalmasın hiçbir çizgin. Çünkü belki en çok
yarım bıraktığını bir başkası tamamladığında yanacak canın. Nasıl
olursa olsun o senin olacak, senden olacak- biricik olan senden-Çünkü
yine ne diyordu şair: “Başkalarının aşkıyla başlıyordu hayatımız,
başkalarının düşünceleriyle değil.”.