Bu yazımızda ütopya konulu kitaplara değineceğiz. Ama öncelikle ütopyanın ne anlama geldiğine bakmakta yarar var.
Ütopya: Gerçekleştirilmesi imkânsız tasarı veya düşünce (TDK)
Gördüğünüz gibi herkesin içinde olan, ama gerçekleşmesi imkansız olarak görülen fikirlere deniyor. Elbette herkesin içinde bir takım ütopik düşünceler bulunur. Kimi bu düşünceye fazla kafa yorup, yeni dünyalar ortaya koyar. Kimi ise sadece sohbet sırasında fikirlerini beyan eder. Ütopya ile kafayı bozmuş okuyucularımıza birkaç kitap önerimiz olacak. Buyrun;
Thomos More – Ütopya
Eşine az rastlanır üstün zekasıyla tanınmış, yenilmez İngiltere Kralı Sekizinci Henry ile değerli Kastilya prensi birkaç yıl önce ciddi şekilde bozuşmuşlardı. Bu işi görüşmek ve düzeltmek üzere o tarihte sözcü olarak Felemenk’e gitmiştim. Yanımda iş ve yol arkadaşı olarak eşsiz insan Cuthbert Tunstall vardı. Kral o sırada kendisine, herkesin alkışları arasında, Canterbury başpiskoposluğunu vermişti…
Platon – Devlet
Arap dünyasında ve Türkçede Eflatun adıyla da bilinen büyük Yunan filozofu Platon, daha 20’li yaşlarından Sokrates’in en parlak öğrencisidir. Sokrates’in ölüme mahkum edilmesi ve baldıran zehri içerek idam cezasını bizzat infaz etmesi, genç filozof Platon’u derinden etkiler ve o tarihten sonra bütün enerjisini, felsefe ile politika arasındaki ilişkiyi, iyi insanı, adalet kavramını ve ideal devlet düzenini araştırmaya adar. “Sokrates’leri öldürmeyecek bir devlet düzeni” arayışı ona Devlet’i yazdırır.
Platon’un Devlet’i sadece “ideal” bir devletin ilk modeli değildir. Platon, insanın mutluluğu ile de aynı yoğunlukta ilgilenir. Ama Devlet’in önemi, biraz da ondaki düşünce zenginliği, düşünce üretme, üretilen düşünceleri gerekçelendirme, sorular sorarak adım adım kanıtlama, karşısındakini adım adım ikna etme ya da gerçeği ona buldurma yöntemleridir. Yani Platon’un, hocası Sokrates’ten öğrendiği ve bütün diyaloglarında kullandığı, soru – cevap esasına dayanan o ünlü tartışma yöntemi Devlet’te zirveye ulaşır.
Platon oyuzdan fazla felsefi diyalog yazmıştır. Yunanca başlığı Politeia olan Devlet, bu diyalogların en önemlisi, en kapsamlısıdır.
Devlet, ütopya kitapları dizisinin olmazsa olmazıdır. Platon’un amacı kuşkusuz bir ütopya yazmak değildir. Yine de Devlet, yazarının amacınından bağımsız olarak, birçok araştırmacı tarafından “ütopyaların ilk örneği” olarak kabul edilmektedir.
Kimine göre bütün ütopya kitaplarının babasıdır.
Edward Bellamy – Geçmişe Bakış
Geçmişe Bakış 1888’de ABD’de yayımlandı. Bir yıl içerisinde çeyrek milyon kopya satıldı ve birkaç yıl geçmeden belli başlı yabancı dillere çevrildi. Amerika’da en çok satan romanlar arasında, Tom Amcanın Kulübesi ve Ben Hur’den sonra üçüncü sıraya yerleşti. Amerikan edebiyatı kategorisinde bir milyon satan üçüncü roman oldu. Kitap İngiltere, Almanya, Fransa, Avustralya, Güney Afrika, Rusya, Hindistan, Endonezya, Japonya gibi ülkelerde de büyük ilgi gördü.
Bellamy, ütopyacı yazarları fazlasıyla etkilemiş, hatta pek çoğuna doğrudan esin kaynağı olmuştur. Birçok düşünür sosyalizmin teorisiyle ya da onu eleştirmekle meşgul olurken, Bellamy kaleme aldığı bu ütopya-roman sayesinde insanlara sosyalist bir toplumda yaşamanın nasıl bir şey olacağını zihinlerinde canlandırma fırsatı sunmuştur. Emek-sermaye çelişkisini aşmış bir toplumda yönetim, üretim, dağıtım ve bölüşüm sorunlarının nasıl çözülebileceği ve sosyal yaşamın ne tür bir form alacağı üzerinde durmuştur.
Say Yayınları, Ütopya Dizisi’nin seçkin kitaplarından biri olacak Bellamy’nin bu eserini Türk okuruyla ilk kez buluşturuyor.
Francis Bacon – Yeni Atlantis
Bacon, 1608 yılından itibaren yeryüzünde bir bilimsel keşif merkezi gibi işleyecek ideal bir devlet tasarlamak ister. Yeni Atlantis adıyla kurguladığı ütopik çalışmasında bu isteğini gözler önüne serer. Yeni Atlantis’i yazarken esinlendiği eserler Platon’un Devlet, Timaeus ve Critias’ı ile Thomas More’un Ütopya’sıdır. Bacon eserini önce İngilizce kaleme almış, sonra da ölümsüzlüğe kavuşacağı inancıyla Latinceye çevirmiş ve İngilizce metinde olmayan birçok ekleme yapmıştır.
Dünyanın uçsuz bucaksız denizlerinde, kaybolmuş ada Bensalem’in keşfedilmesiyle başlayan olayların anlatıldığı Yeni Atlantis’in ilk sayfaları, bir yıl Peru’da konakladıktan sonra Çin ve Japonya’ya doğru yola çıkan Avrupalı denizcilerin açık denizlerde doğaya karşı verdikleri mücadeleye ayrılmıştır. Büyük felaketlerin ardından bir ütopyayı hayata geçiren insanların arasında yaşamaya başlarlar.
Yeni Atlantis, Bacon’ın toplumların bilimle gelişeceğine olan inancının aynasıdır. Eski ütopyaların içeriğindeki sosyal yasama, dinsel reformlar ve bilginin dağılımına kendi ütopyasında bilimin iktidarını katmıştır. Bacon, ideal devletin doğayı insanoğlunun yararına nasıl kullanabileceğini somut olarak göstermeye çalışmıştır.
Farabi – İdeal Devlet
Farabi, MS 870-950 yılları arasında yaşamış büyük Türk-İslam filozofudur. O, klasik Yunan felsefesi, özellikle Yunan siyaset felsefesi ile İslam’ı birbiriyle uzlaştırmaya çalışmış olan ilk filozoftur. Farabi, Platon, Aristotelesçi siyaset felsefesini İslam’la bağdaştırmak, uzlaştırmak çabası ve bu amaçla gerçekleştirmiş olduğu sistemiyle İslam düşüncesini ve kendisinden sonra gelen diğer filozofları derinden etkilemiştir.
Farabi’ye göre İslam’ın çeşitli anlaşılma biçimleri veya anlaşılma seviyeleri mevcut olabilir ve nitekim de mevcuttur. Bu seviyelerden biri, onu üzerinde hiçbir ciddi zihinsel, akılsal işlemde bulunmadan gelenekçilerin savundukları biçimde olduğu gibi harfi harfine almak ve anlamaktır. Bu sokaktaki insanın, sıradan insanın, Platon’un sözleriyle “gözüyle görmediği, eliyle tutmadığı şeyleri anlamakta güçlüğü olan “insanın, duygularından akla, sezgiye yükselmemiş ve yükselmeyecek olan insanın anlama biçimi ve seviyesidir. (Bu inanç seviyesi, Gazali’nin deyimi ile “taklit” seviyesidir.)
Ancak bunun üzerinde özel bir gruba, seçkinlere, akıl ve sezgi sahibi insanlara duyumcu-maddeci değil, akılcı ruhçu insanlara tahsis edilmiş olan özel bir anlaşma biçimi ve seviyesidir. İşte Farabi’ye göre felsefe, o halde, İslam’ın en üstün, en doğru, en mükemmel anlama biçimi ve seviyesidir.
Campanella – Güneş Ülkesi
Güneş Ülkesi, adaletsizliğin bilincinde olan, toprağından sürülmüş, zorunlu ihtiyaçlarını bile karşılamakta güçlük çekmiş ve bunun acısını taşımış bir insanın, adil ve dayanışmacı, baskı ve sefaletten arınmış bir toplum düşünün somutlaştırıldığı bir ideal kent tasarımıdır. Mutlu bir cumhuriyetin betimlemesi olan bu küçük kitap, 17. yüzyılda Fransa’da ve Almanya’da konuşulup tartışılmış; 19. yüzyılda pozitivistler ve sosyalistler arasında yayılmıştır. Avrupa tarihine ve kültürüne karşı aldığı mesafe ve ele aldığı ekonomik kolektivizmin yanı sıra üslubu ve doğallığıyla da dikkat çekmiştir.
Leonardo Patrignani – Ütopya
Paralel evrenlerden geçtiler. Zamanın sınırlarını çiğnediler. Peki, gerçeği bulmak için çıktıkları yolculuk, Jenny, Alex ve Marco’yu nereye sürükleyecek? Bütün sınırların ötesinde birbirine bağlanan Jenny ile lex’in hikayesinde baş döndürücü bir son.
Her yolculuğun sonu yeni bir dünya’ya açılır…
Jenny, Alex ve Marco on sekiz yıl boyunca huzurlu ve güven içinde bir hayat sürerler fakat bu, Çoklu Evren’in sayısız gerçekliklerinden yalnızca biridir. Doğu’ya giden gemiye yetişmeye çalışırken aslında neler yaşanmıştır? Anna’nın takası ne gibi trajik sonuçlar doğurmuştur? Dünya, bir diktatörün yönetimiyle parçalanmaktayken seksen yaşında bir adam mahkûm edilmiş ve iki genç, laboratuvar farelerine dönüştürülmüştür. Tek umut ise zihinleridir.
Not: Açıklamalar, Tanıtım bülteninden alınmıştır.