Mooji, “Bazen en iyi arkadaşların onlara en ihtiyaç duyduğun anda yanında olmayanlardır. Çünkü bu durumda ihtiyacın ötesine geçmek zorunda kalırsın ve yaşam seni kendinle baş başa bıraktığında zihninin aradığı rahatlıktan çok daha derin bir şey bulursun.Çünkü en güçlü keşifler yoğun bir yalnızlıkla ya da acıyla gelir” der.
Sıkı sıkıya kapadığın yumruğunu açıp avucunun boş olduğunı görmek cesaret ister.Her şey farkındalıktan doğar ve bunca zaman farkında olmadığın şeyleri gördüğünde/fark ettiğinde kabullenebilmek bedel ister. Özgürlük kaybedecek hiçbir şeyinin olmaması demek ise kaybetmeye mahkum muyuz yoksa özgür olmamakta bir seçenek midir?
Kendimize yalan söylediğimizi fark ettiğimizde yalan söylemekten vazgeçer miyiz ya da herkes için dürüstlük bu kadar önemli midir? Sanmıyorum. Kendimizle tanışmak için fırsat bulmak sadece kuyuya uzatılan bir ip gibidir. İpi tutma cesareti göstermediğiniz sürece kuyudan çıkamazsınız. İpi tutmak artık iradeniz dahilindedir, ipi tutmayabilirsiniz.
Neden? Uzun zamandır kuyuda olmak kolaydır -normal yaşam şartları dışında-, kuyudan çıktığınızda ne göreceğinizi bilmemek kafa karıştırıcıdır. Bilinmezlik insanın en ince zincirlerinden biridir, bilinmezlikten kaçabilirsiniz. Alışmışlıksa köleliği bile size sevdirebilir. İşte kendinle tanıştıktan sonraki adımı atmak -ipi tutmak- alıştıklarınla yaşamak ve bir bilinmezliğe tırmanmanın arasında sıkışıp kalmış bir cesarettir.
Doğumlar sancılı bir süreçtir. Acı çekmeden yeni bir hayat dünyaya gelemez. Acıyı kabullenmeyi, sevmeyi, bitti diye üzülmek yerine yaşandı diye sevinmeyi öğrenmek gerekir.
Peki neden konuşuyorum? Neden bu söylenenler?
Kuyudan çıkmak zorunda mıyız gerçekten?
Değiliz, değilsin. Ama kuyudan, belki de Jostein Gaarder’ın dediği gibi “Tavşanın tüylerinin dibinden” gökyüzünü hiçbir zaman göremezsin. Ayağa kalkma fırsatı yakaladığında yürüme cesaretini gösterebildiysen, güzellikler su yüzüne çıkmaya başlayacak. Yaşamı okumaya başladığında evren tüm çıplaklığıyla gözlerinin önüne serilecek. Bildiklerini de, bilmediklerini de seveceksin ve birlikte yaşayacaksın. Kendine ve evrene rağmen değil kendinle ve evrenle birlikte yaşamaya başlayacaksın. Yoklukta kendini görebilirsin ve kelimelere dahi ihtiyaç duymadan konuşabilirsin. Tüm bunları keşfetmek içinse artık ipi tutman gerek, ama ipi tutmak cesaret ister.
“Çünkü en güçlü keşifler yoğun bir yalnızlıkla ve acıyla gelir.”
Yazar: İNANÇ