Naom Chomsky tarafından 1957 yılında dile getirilmiş bir cümle üzerinden ”Bağlam” niçin önemlidir sorusuna nasıl bir cevap verirdik ?
”Colorless green ideas sleep foriously.” Chomsky’nin dile getirdiği bu cümleyi ”Renksiz yeşil fikirler kızgın bir şekilde uyurlar” olarak çevirebiliriz. Merak etmeyin bu cümle çevirdiğimiz için anlam kaybına uğramadı. En başta zaten gramatik olarak doğru olsa da bu cümle ana dilinde de hiçbir anlam ifade etmiyordu.
Chomsky bu cümleyi 1957 yılında dile getirdiğinde bir cümlenin gramer olarak doğru olmasının o cümleyi anlamlı bir söz dizimi haline getirmediğini savunmak istiyordu. Ona göre kelimelerin anlam kazanabilmesi için semantik bir bağlam içinde kullanılması gerekiyordu. Yani ağzımızdan çıkan seslere anlam verebilmemizi sağlayacak şey en temelde bağlama uygunluktur. Bu sebeple bir meseleyi kavrayıp anlayabilmek için olgunun bir bağlama sahip olması gerekmektedir. Bizim anlama eylemini gerçekleştirebilmemiz içinde olgunun bağlam içerisindeki yerini kavrayabilmemiz önemlidir. Salt bilgi aktarımı yahut gramere uygun söz dizimleri anlamak eylemi için yeterli değildir.
”BAĞLAM (CONTEXT): 1-Olaylar ve durumlar arasındaki bağlantı, ilişkiler ve şartlar örgüsü
2-Genellikle cümle içinde bir kelimenin önünde veya arkasında bulunan ve onun anlamını daha belirli duruma getiren öğe ve öğeler bütünü, siyak ve sibak, kontekst ”
Chomsky’nin bu bakış açısından yola çıkarak bizim için bilimsel, dini, sosyolojik, psikolojik yahut felsefe ve coğrafyaya ilişkin herhangi bir metni anlayabilmemiz için o metni bağlam içerisinde kavramamız gerekmektedir. Bu sebeple herhangi bir olgunun öncesi ve sonrasına dikkat etmeli metinden kopardığımız tek cümleleri anlamsız diye yargılamamalıyız. Aksini uyguladığımız tavır bizi düşünür kimliğinden uzaklaştıracaktır.
Metinleri incelerken bağlama dikkat ederek anlam aramalıyız!
Cui bono (kimin yararina) cui plagalis (kimin zararına) gibi sorgulama düsturu ile olgulara yaklaşırsak düşünceye dair doğru adımlar atmış oluruz.
Yani, Chomsky’nin bu semantik meselesininin üzerine bir dili kavrayabilmek için gramer olarak birebir çevirmenin yeterli olmayacağını başka bir dile çevirirken o dilin sahip olduğu kültürle üretilen cümlelerde eş değerinin bulunmasına dikkat etmeliyiz. Sanırım aşağıdaki deyimlerin gramatik ve semantik çevirilerinin karşılaştırmalarıyla olguyu daha iyi anlayabiliriz:
Cut my leg off and call me shorty: ”Bacaklarımı kes ve bana kısa de” gramer olarak düzgün bir şekilde Türkçe’ye çevirisini yapsam da bağlama dikkat etmediğimde hiçbir anlam ifade etmiyor. Ancak bu cümle Teksas civarında yaşayan halkın kullandığı bir şaşırma ifadesi. Bu bağlama dikkat ederek çeviriyi yeniden yaptığımda Türkçe’de ”Küçük dilini yutmak” deyimini kullanırsam uygun anlamı yakalamış olurum.
Like a cat on a hot tin roof: ”Sıcak bir teneke çatının üzerindeki bir kedi gibi” gramer olarak yine düzgün olan bir çeviri yapsak da gerçekte ne anlam ifade ettiğini kavrayamıyoruz. Bu cümle esasında ingilizcede; çok gergin olan birinin durumunu ifade etmek için kullanılır.
Nothing venture, nothing have: ”Risk yok, sahip olmak yok” diye sentaks olarak çevirmek yerine bağlama dikkat edersek eğer dilimizde bu anlatıya en uygun düşen cümle aslında şu olur: Korkak bezirgan ne kar eder ne ziyan.
Bu gibi örneklerinde ışığında dilde bağlamın önemi ortaya çıkarken, bir olguya veya bir fikre dair anlayış geliştirebilmek için bağlamın ne kadar önemli olduğunu artık varın siz düşünün!
Volkan BARTIK